23 Nisan 2015 Perşembe

BAKICI KABUSU

Çalışan çalışmayan, tek çocuklu çok çocuklu nerdeyse tüm annelerin ortak sorunlarından biri de bakıcı meselesidir herhalde.

Daha önce şu yazımda anlatmıştım bonibonlar neredeyse 2 yaşlarına gelirlerken 1,5 senelik Gürcü bakıcımız memleketine dönmüştü ve 2 haftada 6 bakıcı değiştirerek bu alandaki iddiamızı ortaya koymuştuk :) Her zaman şansına güvenen, iyi insanlara denk geldiği için şükreden bendeniz hızlandırılmış programda insan dünyasının türlü hinliklerine, yalanlarına ve üç kağıtlarına maruz kalmış, boyumun ölçüsünü almıştım. Ajans tarafından dolandırılmak olsun, "aman da hayallerimin işini buldum çok mutluyum" diye beyanatlardan bulunduktan 2 gün sonra "ben bu işi yapamam çok zor Allah size yardım etsin" diyerek çat diye gidenler olsun, "ben ikizlere hamileydim, düşürdüm ve uzun süre çocuklara karşı öfkemi yenmek için psikolojik tedavi gördüm" diyenlere kadar bir dolu insan görmüştüm. Tam artık kül yutmaz kıvama geldim diye düşünürken, 1,5 senelik bakıcımızdan ağır bir darbe yedim.

Bundan 1,5 sene önce evimizde yaşanan yoğun ve sancılı bakıcı trafiğinden sonra bonibonların psikolojisi bozulmuş pedagog ziyaretlerine başlamıştık. Artık yaptığım sayısız görüşmelerden beynim sulanmışken, Maya (gerçek ismiyle Mübarek Şaripova) çıkageldi bir akşam. Öyle etkileyici bir özgeçmiş ve profil sundu ki, donuk ve renksiz duruşuna rağmen "bir deneyelim bakalım" dedik ve başlattık.

Yardımcısız geçen uykusuz ve yorgun haftaların ardından, kendisinin de ikiz annesi olduğunu söyleyen hatta Beylerbeyi'nde bir yalıda 2 sene 2 yaşında ikiz bebeklere bakmış, Rusya'da psikoloji eğitimi görmüş üstüne askeri eğitim almış disiplinli ve deneyimli birinden daha uygun biri olabilir miydi?? Aranılan mükemmel profil bulunmuştu! Maya son derece hırslı ve istekli gözüküyordu. Ben daha leb demeden Çorum diyor, son hızla oradan oraya koşuyor, asla iş ayırt etmiyor, her konuda yardımcı oluyor, mantılar börekler açıyor, her yükümü sırtlanıyordu. Çok da çabuk öğreniyordu, konuşmasındaki tonlamalara vurgulamalara kadar benim konuştuğum gibi konuşmayı öğrenmiş, benim oynadığım tarzda oyunlar, anlattığım hikayeler, uyguladığım taktikler hepsini kavramış çocukları kendine bağlamayı başarmıştı.

Rusça şarkılar, sayı saymalar, renkler, kelimeler hepsi havalarda uçuyor, her gün ayrı bir şov yapılıyordu.

Herşey bu kadar şahane gidince, Maya işi bu denli sahiplenince ve benim yüküm bu denli hafifleyince, ben de bazı eksiklikleri, yanlışları alttan alıyordum. Dağınıklığı, abartmaları, telefonda konuşmaları, özel hayatıyla ilgili çelişkili ve kaçak cevaplarını önemsememeye çalışıyordum. Ona olan güvenim arttıkça çocuklarla yalnız vakit geçirmesine daha çok izin vermeye başlamıştım.


Geçtiğimiz yaz, yazlığa gittiğimizde işin rengi biraz değişmeye başladı. Maya'ya bir haller olmaya başladı. Yaz öncesinde tüm aksi ısrarlarıma karşın adeta yememe orucuna girşmiş ve kilo kaybetmişti zaten. Ben bile "nasıl bikini giyecem" sendromuna henüz girememişken o fazlasıyla bir heyecanlıydı. Nitekim yazın minicik etekleri ve şortlarıyla kumsallarda boy göstermeye başladığında iddiası yüzünden belliydi. Aman yanlış anlaşılmasın, ben asla ne giydiğine karışmam ama insanda bi duruş olur bi oturuş kalkış adabı olur... Anladınız siz :)

Sonra evdeki tablomuz şöyle oldu: sürekli elinde telefon whatsapp mesajlarıyla meşgul, çocuklarla oynamama bile izin vermeden her fırsatta yürüyüşe, denize taş atmaya çıkaran bir bakıcı ve ipleri elinden kaçırmış bir anne. Bir tuhaflıklar dönmeye başladığını hissettim. Bir defasında evden onları izlerken Eren, Yaman ve Maya'yı bir adamla mutlu mesut bir aile tablosunda deniz kenarında yürürken gördüm. "O adam kimdi" diye sorunca klasik manevralarla ve usta dönüşlerle dolu açıklamalarına maruz kaldım. Yok efendim ilk defa görmüşler, yok bisikletlerini taşımak için yardım etmiş, yok çocuklar çok sevmiş... Sonra ilk fırsatımda telefonunda whatsapp mesajlarını gördüm (hiç de utanmıyorum, özel hayatına saldırı gibi gözükse dahi, çocuklarımı emanet ettiğim kadının ne yaptığını bilmeliydim) 10 ayrı erkek ismi-hatta aralarında ismiyle dahi yazılamamış "güzel gözlü yakışıklı" gibi rumuzlarla tanımlanıvermiş insanlarla dolu bir liste ve "tuhaf" mesajlar gördüm. Basbaya samimiyette sınır tanımayan cinsten mesajlaşmalar.

Sonra bir gün, çocuklar öğle uykusunda biz de eşimle dışarıdayken, evdeki anneme tek kelime açıklama dahi yapmadan dışarı çıktığını öğrendim. Üstelik o sabah gördüğüm mesajlaşmalarında bir erkekle öğle vakti buluşmak üzere sözleştiğini görmüş fakat benim evde olmamam üzerine buna cesaret edemeyeceğini düşünmüştüm. Yanılmışım demek.  Derhal aradım "sen neredesin?" diye.... Vay efendim bir ajitasyonlar, yok "kızıma araba çarpmış"lar, yok "acil kontör alıp evi aramalıydım"lar...

Çektim karşıma açık açık mesajlarını gördüğümü, okuduğumu söyledim. İnkar etti, ağladı... Acındırdı kendini. Peşinde beğeneni çok ama kimseye yüz vermeyen namuslu, çalışkan ve mağdur kadın portresine büründü.

Ardından yine bir gün ben evde değilken ve yine çocuklar uyurken annemden izin alarak 15 dakika için yürüyüşe çıktığını öğrendim. Ertesi gün önüme çıkan mesajlarında ise o "yürüyüş"ün farklı bir faaliyet olduğunu anladım. Özel hayatıdır, izin gününde istediğini yapmakta özgürdür diye düşünüp bir nebze kendimi sakinleştirebilirdim ama iş gününde çocuklarımı bırakıp, evden kaçan Mart kedileri gibi bir tavır beni elbette deli etti! O anda kovmak yapılacak en doğru şeydi belki ama ben yine konuştum. Düzenimizi bozmak, çocuklarımı alıştıkları ablalarından ayırmak istemedim, korktum.

İstanbul'a döndüğümüzde, düzeldi. Mesajlaşmalar telefon görüşmeleri devam ediyordu elbet ama rahatsız edici boyutta değildi. Fakat bu sefer de yerini garantilediğini düşünerek olsa gerek, çok bir anne rolü takınır oldu. Ben çocuklarımla oynuyorken müdahale etmeler, "hayır"lar "yapma"lar! Beni hiçe saymalar... Sabrım tükenmeye başlamıştı iyice.

Derken, Yaman'dan da Eren'den de ayrı ayrı "dil dile öpüşmek" deyimini duyunca olay koptu. Maya'nın izinde olduğu bir gün Yaman ile benim yatağımda yorganın altında gülüşüp komiklikler yapıyorduk. Ben çocuklarını dudaklarından fazla öpen bir anne değilimdir, genelde yanak burun göbek ısıran yutan annelerdenim. Fakat bir anda dudak öpücüklerine boğuluverdim, ardından "anne hadi şimdi dil dile öpüşelim" dedi Yaman. Bu deyimi daha önce de duymuştum ama üstünde durabileceğim bir ortam ve zaman değildi. Şimdi böyle bir anda, yorganın altında komiklikler yaparken böyle bir deyim ve bu davranışlar nereden esmişti?

"Sana kim öğretti bunu" dedim. "Maya bizi böyle dil dile öpüyor anne" dedi. Dünya başıma yıkıldı. Yurtdışındaki eşimi aradım. O döndüğünde Maya ile konuşmaya karar verdik. Daha sonra Eren de "Maya bizi böyle öpüyor" dedikten sonra emin oldum, bir tuhaflıklar olmuştu.

Maya tabii inkar etti. Yalan söylüyorlar dedi. Evet arada yalan söylüyorlar, "okulda ıspanak yedik, uyuduk" gibi yalanlar. Ama hiç bilmediği kelimeleri deyimleri kullanmıyorlar. Neden saç saça, diz dize, burun buruna demedi de "dil dile" dedi bu çocuklar?! Öğrenebilecekleri herhangi bir ortam, durum vs de oluşmamışken üstelik. Olay çocuk tacizinin sınırlarına doğru ilerlemeye başlayınca film koptu.

Ve işine son verdik. O gittikten sonra daha bir dolu hikayesini de öğrendik. 1,5 sene önce görüşmede bakıcımız olarak işe aldığımız ikiz annesi, eski ikiz bakıcısı, çocuklarının ekmeği için çalışan namuslu çalışkan kadını; açığa çıkan gerçek kimliğiyle gönderdik; tek çocuk annesi, daha önce çalıştığı evde 16 yaşında ikiz gençlere yemek yapan, aklı fikri işinden ziyade eğlencesinde, ahlaksız, çocuk tacizine bile yeltenebilecek bir kadın.

O gittikten sonra bonibonlara konuyu nasıl anlattığımız, neler yaşadığımız da ayrı bir yazı konusu olsun... Ama şurası bir gerçek ki, evimize aldığımız çocuklarımızı emanet ettiğimiz kadınları kamera sistemi, telefon vs her türlü olanakla çok çok yakından takip etmeliyiz.


Sevgiyle


Ipek

14 yorum:

  1. Olay cocuk tacizinin sinirlarina varmamis, resmen cocuk tacizi bu! Kamera zaten artik su gunumuzde insanlarin yaptiklarini gorup duyduktan sonra olmazsa olmaz birsey cocuklari emanet ederken. Allah beterlerinden korusun diyelim, gecmis gitmis olsun..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler! Oyle korkunc seyler duydum ki sonra.. Beterin beteri varmis! Allah korusun gercekten

      Sil
  2. tüylerim diken diken oldu kime emanet edeceğiz bu cocukları anlamadım gitti çok geçmiş olsunnn

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamera sistemi şartmış gerçekten... Biz de olabildigince yalniz birakmayacagiz anlasilan... Tesekkurler

      Sil
  3. Okuduklarima inanamadim şok oldum 😨😨
    Polise sikayet edip suc duyurusunda bulunsaydiniz keske baskalarina da sebep olmasaydi..
    Allah korumus yavrularinizi çok geçmiş olsun. ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabildigince sesimi bi sekilde duyurmaya insanlari uyarmaya niyetlendim ama dediginiz dogru... Sikayet de etmek lazim

      Sil
  4. Karşı tarafa cevap hakkı tanımadan, üstelik fotoğraflarla yargısız infazda bulunmuşsunuz. Bakıcınızın özel hayatına müdahaleleriniz (mesajlarını okuma falan) son derece yanlış, burada ondan izin almadan fotoğraf yayınlamanız ise adli suç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke dediğiniz gibi yargisiz olsaydi infazım. Ama ne yazık ki bu yazının ardında uzuun bir yargi sureci var beni bu yaziyi yazmaya iten. Hele ki çocuklarimin psikolojisi ve evimin huzuruysa söz konusu olan değil fotografini yayinlamak gerekirse insan icinde de kendisine aynilarini soylerim.. Ki zaten gerekli suç bildirimlerinde de bulunmaktayim. O yüzden adli taraflarinin da fazlasiyla farkindayim. Yazida da belirttiğim gibi çocuklarımın güvenliği ve sagligi soz konusuysa kendisine veridigm telefona da bakarim gerekli ise. Nasil kamera sistemi koymak normalse bu da normal. Ki yapmamis olsam farkina da varmayacak çoğu şeyde kandirilacaktim. 8000 kişi okumuşken, birsürü yorum mesaj ve mail almışken sizden de bu maili almak bana çocuğunuz olmadigi ve yanlı oldugunuzj düşündürdü. Söylemeden geçemeyecegim. Saygilar

      Sil
    2. Ayrica ben adimi ve fotografimi yayinlamaktan cekinmiyorken sizin adsız bir yorum yapmaniz da manidar

      Sil
  5. Allah'ım yavrularımızı korusun. Kime nasıl güveneceğiz bilemiyoruz artık :(( Çok geçmiş olsun

    YanıtlaSil
  6. DENİZ AMİRAL27 Nisan 2015 13:11

    Şaşırmadım desem yeridir. O kadar farklı yaşanmışlıklarla geliyor ki veliler akıl almıyor yürek dayanmıyor. Allah hayırlı insanlarla karşılaştırsın hepimizi.

    YanıtlaSil
  7. İnanamıyorum gerçekten de.şok oldum... :( .Üzüldüm.Allah böyle insanlardan uzak tutsun tüm çocuklarımızı...

    YanıtlaSil